BAŞLANGIÇ
- appune ceramic
- 30 Ağu 2020
- 2 dakikada okunur
Merhabalar;
Aradan geçen uzun sürenin farkındayım. Bu yazı öykünün son yazısı olduğundan merakınızı yeni heyecanlara bırakmayı umuyorum. İki bölümden oluşan öyküyü keyifle okuduğunuzu biliyorum. Blogun adı başlangıç hikaye bu yazıyla sonlanıyor. Hikaye sonlanınca esas görüşlerin daha net ortaya çıkacağı düşüncesindeyim. Bu nedenle sona ulaşan bu hikayeyle ilgili görüşlerinizi bana iletirseniz memnun olurum. Ben klavyenin başından ayrılırken sizlere iyi okumalar dilerim.
Sağlıkla kalın.
…..
Acımasızdım…
Bir anda kendime geldim. Acımazsız mıydım gerçekten? Peki kime karşı. Herhangi kötü bir duygunun insanın kendinden daha çok başkasına zarar verme ihtimali var mıydı?
…..
Bir anda kendime geldim. Apartman girişinin önünde beklerken, zaman nasıl geçti anlamadım.
Yıllardır beklediğim an için o kadar çok kurgum vardı ki. Alışkındım aslında bir kafede kahve içerken bu anı düşünerek saatleri geçirmeye ya da kitap okurken fikirlerin beni esir almasıyla tek bir sayfa çevirmeden akşam olmasına. Yine bu düşünce girdabının içine girmiştim. Farketmeden… Oysa en başından beri kendime hakim olmam konusunda sürekli tetikteydim. Yapamadım. Bir apartman zili bütün parçalarımı dağıtmıştı.
Peki yıllardır hazırlandığım bu anda beni en beklemediğim noktaya getiren neydi? Neden yıllarca onu karşımda hayatında hiç bir şey olmamış, zevk ve sefa içinde hayatını sürdürürken düşünmüş ve bunu bozmak için bugünü beklemiştim. Şuan onun çaresiz olma fikri nasıl aklıma gelmişti?
Bunun cevabını biliyordum. Zilde sadece ismi ve soyismi yazınca bu onu alelade biri yapmıştı. Sıradan biri gibiydi. Oysa büyük sıfatların altında nasılda kusursuz duruyordu. Bu yüzden yaptığı hataları, yanlışlıkları ve eksiklikleri hiçbir zaman kabullenememiştim. Hep ona haddini bildirme isteği vardı içimde. Bugünse seni yendim demek için karşısında olacaktım. Halbuki en büyük yenilgilerimden biri için bugün bu kapıdaymışım. Her şey için karşısındakini suçlayan bir kurbanın görevini yerine getirecekmişim. Hayatım yolundayken bulutlar üstünde uçan ve karşısındakinin her şeyiyle övünen. Terse döndüğü an zaten hep şöyleydi sözleriyle mağdur olmuş biriymişim.
Kendime gelmiştim. Bu sefer odak noktasına kendimi almıştım. Yıllarca bir başkasının hayatında var olmaya çalışmıştım. Oysa benim zaten kendime ait bir hayatım vardı. Hem de sahibinden sıfır, hiç kullanılmamış. Şimdi onu yaşama zamanıydı.
Bir anda kapı açıldı. Karşımda o vardı.
- Bilge…?
-Merhaba.
-Nasılsın? Seni burada görmek çok ilginç. Geçen gün aklımdan geçtin biliyor musun?
-Öyle mi? Tesadüfe bak.
-Burada mı oturuyorsun yoksa?
-Hayır, bir işim vardı o yüzden gelmiştim.
-Bitti mi işin, ben de okula gideceğim aslında ama erteleyebilirim. Yıllar sonra karşılaşmışken biraz sohbet mi etsek ne dersin?
-….
- Kızardı yine yanakların. Beklemediğin sorular karşısında hep böyle olurdun. Hiç değişmemişsin.
-Değiştim aslında.
-Doğru daha güzel görünüyorsun. Gözlerin ışıl ışıl.
-…
- Peki sadece bir kahve içmek için zamanın var mı?
-Belki başka zaman. Geç kaldım.
-Nereye?
-Kendime…
Koşarak uzaklaştım oradan. Kendime yeni bir bitiş çizgisi bulmuştum. Yıllardır beklediğim an buymuş aslında. Değişmek, yenilenmek ve tazelenmek.
Yola döndüm yüzümü. Öyle çok renk vardı ki çevremde ve öyle çok yüz. Sonsuzluk içinde kendime yeni olasılıklar bulacaktım. Kendimi ve çevremi güzelleştiren, aydınlatan. Yeni baştan güzel hikayeler yazabilirdim. Belki gerçekleşmeyen ama akışı değiştiren. Aynı şuan olduğu gibi.
...............................SON.............................
Commentaires